Hayalci ve ders çalışmaktan hoşlanmayan bir çocuk neyin doğru neyin yanlış olduğunu nasıl öğrenir? Bir kulağından girip ötekinden çıkan öğütlerle mi yoksa kendisi deneyimleyerek mi? Pelosium Düşler Ülkesi’nde böylesi bir çocuk var ve bu çocuk bizlere sorumuzun cevabını veriyor.
Hep oyun oynanılan, sadece sevilen yiyeceklerin yendiği, hiçbir sorumluluğun ve zorluğun olmadığı, etrafta binlerce dondurma ya da şeker ağaçları bulunan bir dünya hayal edin. Hangi çocuk bu dünyada yaşamak istemez ki! Fakat acaba doğru ve gerçek dünya orası mıdır?
Pelosium Düşler Ülkesi’ni okuyan çocuklar okulun ne kadar güzel, yararlı ve kıymetli bir yer olduğunu öğrenecekler. Tembellikten değil; çalışkan olmaktan, ders çalışmaktan fayda geleceğini görecekler.