Onunla ilk karşılaştığımızda günlerden salıydı, aylardan kasım. Dünyayı yemyeşil bir sessizliğe çeviren kocaman gözlerine bakarken kalbimin parça parça döküldüğünü fark ettim oracıkta. Artık her duamın ortasına onu eklemiştim. Garip bir aşk hikâyesiydi bu; ötesi yok. Hem kapım hem kilidimdi. O beni sıla bildi, ben onu gurbet. Sonra yazlar bitti. Denizler çekildi. Günler cayır cayır yanıp geçti. Kına yaktı durmadan gökyüzü, olanca kızıllığıyla üstümüze. İki yakası bir araya gelmedi Karadeniz’in. Öyle ya sonunda acı çekmek her aşkta gelenekti. Tüm ölüler sırtüstü gömülüyorken, ben onu çaresizlikten yüzüstü bırakıp gittim. Ayrı memleketlerde aynı selayla uğurlandık. Kirpikler, en çok ağlamayı saklarken yorgun düşerlermiş; şimdi bunu daha iyi anlıyorum. ★ ★ ★ Yazar; iyi ki yaşamışım iyi ki yazmışım diyerek gönül daracığınıza sunduğu “Patya” isimli romanıyla derdini sizlere ödünç vermeye çalışıyor. Bazı aşıklar aşk borcunu ödemeden çekip gitse de bazı aşklar öldükten sonra bile sahiplerini sonsuza kadar yaşatacak derinliğe inebiliyorlar. Tıpkı “Patya” gibi...