André Gide’in fedakârlık, aşk, ilahi aşk üçgeninde çıkmaza giren trajik bir ilişkiyi konu edinen Pastoral Senfoni romanı yazarın insan ilişkilerindeki sorunlara eğilme çabasını yansıtır. Romanda görülen ve görülmek istenen dünya arasındaki yakınlık yahut uzaklıklar okurun zihninde yeni anlamlar kazanır. Adını Beethoven’ın “Pastoral Senfoni” diye de bilinen 6. Senfoni’sine borçlu olan eser Gide’in psikolojik sorunları ele alış biçiminin yanı sıra kurgu ve üslup bakımından da gelişiminde önemli bir aşamaya işaret eder. Protestan bir papaz ile himayesine aldığı kör ve yetim kızın hikâyesinde, yazarın kendi çocukluk anılarının ve Katoliklik ile Protestanlık arasındaki ikilemin izleri sürülebilir. Kitabın adı okuyucuya işin en başında, birden fazla dünyanın kapılarını aralar. Bir papaz dünyanın bütün renklerini kör bir kıza, Beethoven’ın senfonisi aracılığıyla anlatmaya çalışır. Erdem yolundaki güçlükleri, insanın sevdiği kişi uğruna nelerden vazgeçebileceğinin yanı sıra, vazgeçmesinin ne derece doğru olduğu üzerinden ortaya koyar. Şiirsel ve dokunaklı diliyle dikkat çeken Pastoral Senfoni’de insanın kendisine söylediği yalanlar; körlük ve günah kavramları önemli bir yer tutar.