Âlimler, bâtıl fikirlere karşı insanların i’tikâd ve amellerini korumak maksadıyla ilk asırlardan beri reddiyyeler yazmışlardır. İmâm Takiyyuddîn es-Subkî de kendi asrında kabrinde uyumakta olan tecsîm ve teşbîh akîdesini uyandırmak isteyenlere karşı üzerine düşen vazifeyi yapmış, es-Seyfu’s-Sakîl adlı bu eserinde olduğu gibi İbnu’l-Kayyim’e, başka eserlerinde de hocası İbn Teymiyye’ye on civarında reddiyye yazmış, hatta kendisinin buna mecbur kaldığını söylemiştir.
Geçtiğimiz asırda, dinin i’tikâd ve amelini savunan, İslâm’ın bu zamana kadar gelmesine ön ayak olan büyük âlimleri müdafaa edenlerin en başında gelen Muhammed Zâhid el-Kevserî de İmâm Takiyyuddîn es-Subkî’nin yarım bıraktığı eserini tamamlayarak üzerine düşen vazifesini îfâ etmiştir.
Bu kitapta üç tane eser vardır:
Birincisi kendisine reddiyye yazılan İbnu’l-Kayyim’in el-Kasîdetu’n-Nûniyye adlı eseri.
Diğeri ona reddiyye yazan Takiyyuddîn es-Subkî’nin es-Seyfu’s-Sakîl adlı eseri.
Üçüncüsü ise es-Seyfu’s-Sakîl’i tamamlamak için Muhammad Zâhid el-Kevserî’nin kaleme aldığı Tebdîdu’z-Zalâmi’l-Muhayyim adlı tekmilesi.