*Bir Parisli, bir kitapkurdu ve Paris’teki Amerikan Kütüphanesi’nin çok eski bir hayranı olarak, Paris Kütüphanesi’ni bir çırpıda bitirdim. Tarih ve kurmaca arasında kurduğu mükemmel dengeyle büyüleyici ve dokunaklı.* Tatiana de Rosnay, New York Times çoksatanı Sarah’s Key’in yazarı. Paris, 1939: Genç ve tutkulu Odile Souchet, yakışıklı polis memuru sevgilisi ve Paris Amerikan Kütüphanesi’ndeki işiyle, hayal ettiği hemen her şeye sahiptir.
Naziler Paris’e girdiğinde, değer verdiği her şeyi birer birer kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalır ve kütüphaneci dostlarıyla Direniş’e katılır. Ellerindeki en iyi silah kitaplardır. Savaş nihayet sona erdiğindeyse, özgürlüğüne kavuşmayı umut eden Odile, korkunç bir ihanetle baş başa kalır.
Montana, 1988: Lily, yaşadığı küçük kasabada macera arayışında olan, yapayalnız bir genç kızdır. Kimsesiz, yaşlı komşusu ilgisini çeker. Lily, komşusunun gizemli geçmişinin perdesini aralarken, onun dile olan sevgisini, özlemlerini ve kendi içinde de hissettiği derin kıskançlığı paylaşır. Geçmişte kalmış karanlık bir sırrın onları birbirine bağladığından asla şüphe duymazlar.
Edebiyat tarihinin en gözde yazarlarının izinde, seçimlerimizin sonuçlarını ve bizi biz yapan aile ve arkadaşlık ilişkilerini sorgulayan Paris Kütüphanesi, olağanüstü kahramanlıkların bazen en sessiz olunması gereken yerde karşımıza çıkabileceğini gösteriyor. II. Dünya Savaşı sırasında, Paris’teki Amerikan Kütüphanesi’nin cesur kütüphanecilerinin yaşadıkları gerçek olaylara dayanan roman, romantizmi, dostluğu ve kütüphanenin bizi bir araya getiren gücünü unutulmaz bir öyküye dönüştürüyor.