Tükendi
Stok AlarmıGünümüzde sosyo-ekonomik hedefler doğrultusunda devlet çeşitli kamusal hizmetler üretmekte ve bu hizmetlerin finansmanı için kamu harcaması yap-maktadır. Sosyal devlet anlayışının bir gereği olarak artan ve gelişen kamusal faaliyetlerin başta vergiler olmak üzere çeşitli gelir kaynakları ile finanse edilmesi söz konusudur. Ancak, özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kamu harcamalarının giderek artmasıyla birlikte mevcut gelir kaynakları yetersiz kalmaya başlamış ve devlet açısından yeni bir takım gelir kaynaklarının bu-lunması zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu paralelde sosyal devlet olmanın gerektirdiği sosyal güvenlik hizmetleri giderek önem kazanmış, parafiskalite ve parafiskal gelirler ön plana çıkmıştır. Devletin egemenlik gücünü kullanması doğrultusunda ortaya çıkan ve özellikle 1950’lerden itibaren tüm dünyada giderek önem kazanan parafiskalite, ülkemizde de sağladığı mali kaynaklar bakımından son yıllarda kamu gelirleri içindeki payını artırmış ve vergilerden sonra ikinci sıraya yükselmiştir.
Sosyal güvenlik olgusu, günümüzde pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de son derece önem taşıyan bir konu durumundadır. Sosyal güvenliğe du-yulan ihtiyacın büyüklüğü nedeniyle, bu konuda ek finansman kaynaklarına gereksinim duyulmakta ve sosyal güvenlik sistemleri içinde yeni arayışlar ve reform niteliğinde çalışmalar yapılmaya çalışılmaktadır. Nitekim ülkemizde sosyal güvenliğin kapsamını genişletmek yönünden 2000’li yılların başlarından itibaren sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması çalışmaları çerçevesinde reform niteliğinde yeni düzenlemelere gidilmiştir. Ülkemizdeki mevcut parafiskal kurumlar içinde özellikle sosyal parafiskal kurumların idari ve mali durumundan kaynaklanan sorunların bir kısmı, yapılan düzenlemeler ile giderilmeye çalışılmasına rağmen, bir kısmı ise hala çözüm beklemektedir. Ancak, sosyal güvenlik sisteminden beklenen etkinliğe tümüyle ulaşabilmek açısından bundan sonraki süreçte çıkarılan kanunların mevzuat yönünden eksikliklerinin tamamlanması ve sosyal güvenlik sistemine yönelik reform çalışmalarına devam edilmesi gerekli görülmektedir.
Son yıllarda sosyal güvenlik alanında görülen genel eğilimlerden biri sistem-lerin yeniden yapılandırılması kapsamındaki reform süreçleridir. Bu konuda gerek AB ülkeleri gerekse OECD ülkeleri söz konusu reform sürecine başla-mış olup, süreç halen devam etmektedir. Benzer durum ülkemiz sosyal gü-venlik sistemi açısından da geçerlidir. Nitekim ülkemizde 2000’li yılların baş-larından itibaren bu konuya ilişkin önemli yasal düzenlemelere yer verilmiştir. Bu bağlamda sosyal güvenlik sistemlerinde ve ülke uygulamalarında bir takım çalışmalar yürütülmeye devam edilmektedir. Bu gelişmeler çerçevesinde ağırlıklı olarak sosyal güvenlik primleri olarak bilinen parafiskal gelirlerin de hacim olarak artması beklenmektedir. Özellikle yaşanan son global krizin etkisiyle artış gösteren kamu açıklarının önemli bir kısmını oluşturan sosyal güvenlik açıklarının azaltılmasına yönelik bu kaynaklara giderek daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.
Sosyal güvenlik sistemlerinin yeniden yapılandırılması çerçevesinde ortaya çıkan reform süreçlerinin amacı ise, başta kaynak sorunu olmak üzere mev-zuatlardan kaynaklanan aksaklıkları giderecek bir takım yasal düzenlemeleri süratle hayata geçirmektir. Nitekim bu yönde AB ülkeleri başta olmak üzere gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde çeşitli çalışmalar sürdürülmekte olup, ülkemizde de son mevzuatlara ek olarak bazı yeni yasal düzenlemelere yer verildiği görülmektedir.
Çalışmanın bu ikinci baskısında ilk baskıya ilaveten mevcut ülke uygulamaları gözden geçirilerek bazı ilaveler yapılmış, ülkemizdeki reform süreçlerine ilişkin mevzuatlarda bazı yeni düzenlemelere yer verilmiş ve buna göre bazı tablolar güncellenerek yeniden yorumlanmıştır.
Çalışmanın yayına hazırlanmasında desteğini esirgemeyen Dr. Ahmet ÖZEN’e ve kitabın basımını titizlikle gerçekleştiren ALTIN NOKTA YAYINEVİ’NE teşekkür eder, kitabın bu yeni baskısının öğrencilerimize ve konuya ilgi duyanlara yararlı olmasını dilerim.