Duvarda aslı saate takıldı gözlerim.
Beynime vuruyordu sanki tik, tak sesleri, bana bir şey anlatır gibiydi sanki.
Durmadan, dinlenmeden akıyordu saniyenin göstergeleri,
Bunca yıl emekle, cefayla, sıkıntıyla biriktirdiğim günleri.
Bir gün saat susacak duyulmayacaktı artık tik, tak sesleri.
Tıpkı hayat gibi…
Ne kalacak ki geri?...
Sadece silik bir fotoğraf harap duvarlarda asılı kalan, tozlu çerçevelerde.
Bir taş, bir avuç toprak, üstümde belki de serin gölgeli bir Selvi.
Artık ağırlaşan yaşamda sürünüp giderken meçhule, ansalar adımı, yazılsa tozlu sayfalarda ne yazar?
Gidince bu diyardan ilgilendirecek mi sanki bizleri.
Hayat boş güzelim, gelip, geçiyor işte.
Ne gelecek belli, ne yaşamın sırları.