“Pandora Gérard de Nerval tarafından yayımlanan en son ve en gizemli metindir. Edebiyat eleştirisi bu sır dolu öyküyü anlamak için fazlasıyla uğraşmıştır. En tuhaf varsayımlar öyküye adını veren yaratığın kimliğini ortaya koymak üzere öne sürülmüştür. 1853 yılında yayımlanan bu öykü sayfalarının, Nerval’in Doğu yolculuğunun hemen ardından 1844’te kaleme aldığı La Peinture des Turcs (Türklerde Resim Sanatı) adlı inceleme yazısına yakın olduğu kimsenin aklının ucuna bile gelmemiştir. Şair bu yazısında Galata Köprüsü üzerinde halka açık resim sergilerinde rasgeldiği ve Pandora gibi yarı at ve kadın olan Şahmaran ve Hz. Muhammed’in kısrağı Burak’ın resimlerini betimlemektedir.
Sıkça geçirdiği delilik krizlerinin kurbanı olan Nerval 1855 yılında intihar etmiştir. Çok açık ortadadır ki Pandora öyküsü bunamanın etkisi altında yazılmıştır. Bunun başka türlü bir açıklaması mümkün görünmemektedir. Bu son eserinde Nerval, hayatına dair anılara dalıp çıkarken endişe verici ve mizahi saçmalıklar içinde, yapıtında bilgeliğin izlerini okurun gözünden hiç saklamaz. Pandora şairin Doğu tutkusunun hangi noktaya kadar Alman Romantizmine duyduğu aşkla birbirinden ayrılamaz olduğunu ele vermektedir. Bu metin aynı zamanda idealize edilmiş ve canavarsı düzeyde kadınların onda esinlediği korkuyu da ölçmemize izin vermektedir.”