Dünya hiç bu kadar çaresiz kalmamıştı.
2019 yılının Kasım ayında Çin’in Wuhan kentinde ilk vakaya rastlanıldığında pek çok insan bunun küresel bir krize dönüşeceğinden habersizdi. Hatta bu ciddiye alınmayacak kadar önemsiz bir gelişmeydi. Fakat Covid 19 adını alan bu hastalık günden güne bir salgına ve 2020 yılı itibariyle de tüm dünyanın rengini kırmızıya boyayan büyük bir pandemiye dönüştü. Öyle bir salgındı ki bu, özgürlük karşıtı kararlar alkışlanır olmuştu.
Sistem ilk kez insanlar için mi çalışacaktı yoksa her şey planın bir parçası mıydı?
Büyük krizler, büyük kararları da beraberinde getirir. Hiç şüphesiz Covid 19 pandemisi büyük kararlara gebeydi ancak insanlar üzerinde bıraktığı tesir daha çok, büyük kararsızlıklardan kaynaklanmıştı. Maske elzem miydi, zararlı mı? Aşıların biri diğerinden üstün müydü yoksa üstün sayılan, stokta olduğu için mi üstündü? Kişisel veriler korumak için mi talep edildi, arşivlemek için mi? Sağlıkta bu kadar soru işareti, kötüye işaret değil mi?
Araştırmacı gazetecilik alanında Goldsmith Ödülü sahibi J. David McSwane, Pandemi A.Ş. kitabında bir kaosun şifrelerini ifşa ediyor. Bir salgının nasıl bu kadar yanlış yönetildiğini gözler önüne sererken, arkada dönen kirli anlaşmaları da bir bir sıralıyor. Şok edici gerçeklerin izini kovalayan Pandemi A.Ş. son derece hileli ama bir o kadar da Amerikan olan bir sistemi açığa çıkarıyor.
Milyon dolarlık anlaşmaların ardından bir tek maske bile üretmeyen şirketler, devletlerden içi boş uygulamalar, yerli yersiz cezalar… bu kaosta gerçek olan yalnızca yaşanan acılar.