Köye geldiğimden bu yana on gün geçmişti. Kar yağdı, her yer buz kesti. Sınıfın penceresinin ve kapının aralıklarını kağıtlarla tıkamaya çalıştık.
O gün, üç ve dördüncü sınıflarla yazı çalışması yapıyorduk. Kar yağışı durmuş, hava biraz yumuşamıştı.
Güneş şöyle bir yüzünü göstermişti. Diğer çocuklar dışarıdaydılar. Pencereden onlara bakıyordum. Bir sokak köpeğinin etrafını çevirmişler, ona kartopu fırlatıyorlardı.
Bir aralık, kapının ardından ince bir çocuk sesi duyuldu: Sıcak sıcak pancar! Yok mu tatlı pancardan isteyen?