Bu çalışmada, Orhan Pamuk`un "Kar" ve "Masumiyet Müzesi" adlı kitaplarındaki kadının temsili araştırılmaktadır. Yazarların, özellikle de erkek yazarların metinlerindeki kadın karakterleriyle ataerkil ilişkileri üretip üretmedikleri, toplumsal ve bireysel bilinçaltının, bu yazarların dillerini ve yarattıkları kurmaca dünyayı ne kadar belirleyip belirlemediği hep ilgimi çeken konulardan biri olmuştur. Türkiye`de roman özellikle kadınlar tarafından çok okunan bir türdür. Kadınlar, roman dünyası ile buluşmalarında, erkek egemen dil ve ideoloji ile karşılaştıklarını fark edememektedirler bile. Bu anlamıyla kurmaca dünya içinde üretilen ilişkiler, erkek yazarın kaleminden ve dilinden, bir kez daha ataerkil ilişkileri üretmek ve pekiştirmek üzere devreye sokulur.
Kurmacadan gerçeğe ve gerçekten kurmacaya doğru yol alan bu süreç, hiç de masum değildir; İçine bakmayı, karıştırmayı, anlamaya ve anlatmaya çalışmayı hak eder...
Orhan Pamuk ise, popüler ve Nobel ödüllü bir yazar olarak böylesi bir çalışmanın nesnesi oldu. Zira Pamuk, hem Türkiye`de hem de dünya edebiyatında kabul görmüş ve geniş bir okuyucu kitlesi ile buluşmuştur. İşte bu noktada, Pamuk acaba kadınları romanlarında nasıl anlatıyordu? Postmodern romanın, akla meydan okuyan, bilmelerin tüm biçimleriyle kavgalı, araçsal aklı haklı olarak son kertesine dek eleştiren hassasiyeti, neyi, nasıl öneriyor ya da kurguluyor ya da dile döküyordu? İşte bu çalışma, biraz bu soruları didikliyor ve bu soruların ardından gidiyor?
Yazar biliyor ki, soruların nihai yanıtı kadar, bu yanıtlara ulaşma süreci de son derece değerli. İşte o yüzden, bu serüvenli yolculuğumda basit yanıtlarla tatmin olmamam için elinden geleni yapan annem Hülya Süzük`e, onca yoğunluğu içinde tez danışmanlığımı üstlenen, tadına doyulmaz sinema dersleriyle bizleri disiplinlerarası yolculuğa çıkaran, yazılarını okurken ortak duyguda buluşmanın coşkusunu yaşadığım Bahçeşehir Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü Öğretim Üyesi hocam Prof. Dr. Zeynep Tül Akbal Süalp`e, İstanbul Üniversitesi Kadın Çalışmaları Bölümü`ne geldiğim ve kitapları ile tanıştığım zamandan itibaren, sessiz bir izleyicisi ve okuyucusu olduğum hocam Prof. Dr. Fatmagül Berktay`a, sıcaklığı ve yönlendirmesiyle varlığı bende her zaman güven ve iyilik yaratmış hocam Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu`ya ve sevgili Berrin Oktay`a, tartışmalarımda, sorularımda beni bıkmadan dinleyen ve yeni çağrışımlar peşinden bir oraya bir buraya savrulduğumuz bölüm arkadaşlarıma, tezimin teknik olarak düzenlenmesinde sabırla bana yardımcı olan sevgili kardeşim Aşkın Süzük`e, bu tezin kitaplaştırılması aşamasında yayınevleri ile köprü kuran, kızkardeşim Sunay Gedik`e ve bu akademik çalışmaya, her türlü anlamı ve çağrışımı barındırdığını düşündüğüm "Pamuk Kadınlar" adını öneren sevgili eşim Okan Toker`e ve nihayet, bende emeği olan tüm dostlara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. İyi ki varsınız...
- A.Şule Süzük Toker