Bu çalışmanın ilk baskısı 1993 yılı sonunda yayınlandığında F.A Hayek ismi Türkiye’de daha yeni yeni duyulmaya başlamıştı. O zamanlar yayın hayatında sağ ve sol kolektivist görüşleri yansıtan kitaplar ağırlıktaydı. Aslında bu bakımdan hala fazla bir şey değişmiş değil. Ankara, İzmir ve İstanbul gibi büyük şehirlerde kitapçılara girdiğinizde sizi karşılayacak kitapların çoğu bireysel mülkiyeti, bireysel özgürlük ve sorumluluğu, serbest girişimciliği savunan kitaplar değildir. Tam tersine, herkese dayatılması gereken tekil bir gerçeği, özel mülkiyetin ve serbest piyasanın geriletilmesini ve kamusal gücün onu “doğru” amaçlarla kullanacak ellerde temerküz etmesini isteyen kitaplardır. İşte Hayek ve Hayek benzeri fikirlere sahip filozofların kitaplarının veya onlar hakkındaki kitapların çoğalması yukarıda vurguladığımız kültür ortamının değişmesi açısından elzemdir.
Hayek’in Türkiye’de gitgide daha çok tanınmasına sevinmek için yeterli sebebimiz var. Hayek insanlığın özellikle siyasi ve hukuki bilgi birikiminin ağırlıklı kısmını kapsayan bir gelenek olan liberalizme mensup bir yazardır. Söyleyemeye bile gerek yoktur ki bu birikiminden Türkiye’nin mahrum kalması çok büyük bir ayıp ve başka bir şeyler telafi edilemeyecek bir kayıptır. On yıllar boyunca büyük ölçüde bu birikimden ve onun toplumsal hayata yansımasından mahrum olmanın yarattığı sıkıntıları yaşayan Türkiye daha iyi bir ülke olma yolunda ciddi mesafe kaydetmek istiyorsa entelektüel alanda liberalizmi iyice öğrenmek, siyasi, hukuki ve iktisadi alanda ise liberalleşmek mecburiyetindedir. Özgürlük Yolu’nun bu istikamette küçük de olsa bir katkı sağlaması bu satırların yazarı için büyük bir mutluluk kaynağı olacaktır.