Sevinç gözyaşları eşliğinde dans başladı. Üç arkadaş, birbirlerinin omuzlarından tutarak halay çeker gibi ağır ağır dans ettiler. Müzik hızlanınca Erika’nın hızına yetişemeyen iki arkadaş, yerlerine oturup onu izlemeye başladılar. Afrodit yontusu gibi kusursuz görünen Erika, dansın zirvesine çıkıp iniyordu. Başka masalardan kendisine eşlik edenlerle kıvrıla kıvrıla, sarı saçlarını savura savura dans ederken ortalık alkıştan yıkılıyordu. Kendisini hayranlık duyguları içinde izleyen Meltem ile Şengül, sessizce konuşmaya başladılar. Şengül: “Bizler dans etmeye çekinirken Erika, dansla özgürleşiyor,” dedi. Meltem: “Toplumsal baskılar, dans etmenin ‘hafiflik’ olduğunu öğretti bize. Bununla da kalmayıp açlıkla terbiye ettiler bizleri, özgürlüklerimizi de elimizden aldılar. Elin memleketinde insanların karnı tok, sırtı pek. Özgürlüğün tadını onlar çıkarıyorlar. Baksana Şengül, Erika’nın dansı, özgürlüğün mührü değil mi?” dedi ve gözlerini Erika’dan ayırmadan izledi onun çılgın dansını.