Tükendi
Stok Alarmı“Biz insana iki yol gösterdik. Ne var ki o, sarp yokuşu aşmayı denemedi. Sarp yokuşun ne olduğunu bilir misin? O, köle haline getirilmiş birini özgürlüğüne kavuşturmak, açlık ve kıtlık gününde yakını olan bir yetimi veya yersiz yurtsuz toz toprak içinde kalmış olanı doyurmaktır, ona el uzatmaktır. Bundan sonra iman edip birbirlerine sabrı, sevgiyi ve merhameti tavsiye etmektir.”
Allah! Beled süresinde insana yol olarak doğru ile yanlışı gösterdiğini, ayrıca onu zorluk ve sıkıntılara dayanıklı olarak yarattığını söylemesine rağmen, insanların çoğunun zor olanı tercih etmediği açıktır. Akabe; “Sarp yokuş” anlamında, insanın sorumluluğunun uç noktası olarak sınırların zorlanmasını ifade eder. Buna göre, imkânı olan bir insanın özgürlüğünü kaybetmiş olan başka bir insana iman telkin etmeden önce onun boynunun kurtarılmasını, karnının doyurulmasını, sonra yetime ve yoksula el uzatılmasını öğütler. Geleneğimizde bu durum; “Mazluma; ırkı, dini, mezhebi sorulmaz” şeklinde özetlenir. İman konusu bunlardan sonra devreye girer. İman; her daim doğru olmayı, doğruları söylemeyi ve doğru insanlarla beraber olmayı gerektirir. Kimseden çekinmeden doğruları savunmanın elbette bir bedeli olur. Bunun en basit belirtisi, dışlanmak ve fakirleşmektir. Ardından tehdit, pazarlık, sürgün, en sonunda bu bedeli canıyla ödemektir. Din ve peygamber insanı putların esaretinden kurtarıp özgürleştirmek için gelmiştir. Allah-İnsan ilişkisi efendi-köle şeklinde değil, iki dost ilişkisidir. Burada çıkarı olan Allah değil sadece insandır. Allah’ın kimsenin ibadetine ihtiyacı yoktur.