Geçen sene yaşananlardan sağlam bir ders çıkarmıştım: Hovarda gibi dolanıp partilerde sabahlamak hayatımı kötü etkiliyordu. Ancak bu sene her şey farklı olacaktı, takımın yeni kaptanı olarak kendime çekidüzen verecek, sadece hokeye ve derslerime odaklanacak, kadınlara elimi bile sürmeyecektim. Ben, yani Hunter Davenport, bir çeşit bekârlık yemini etmiştim ve sonuna kadar bunun arkasında duracaktım.
Ama kaptanlık elkitabında bir kadınla *arkadaş* olamazsın diye bir şey yazmıyordu. Sınıfa yeni gelen ukala, hazırcevap ve bir o kadar da çekici olan Demi Davis’le *sadece* arkadaş olabilirdim. Onunla çok iyi anlaşıyorduk, ta ki bana çıkma teklifi edene kadar… Bir projede partner olduğumuz için ondan kaçamazdım, ama yine de kendimi tutabileceğime dair güvenim tamdı. Onun cazibesine kesinlikle karşı koyabilirdim. Zaten ailelerimiz çok farklıydı, hayattaki amaçlarımız birbirine uymuyordu ve babası benden ölümüne nefret ediyordu.
Kısacası onunla takılmak kötü bir fikirdi. Tek yapmam gereken bu konuda bedenime… ve kalbime söz geçirmekti.