Kısa öyküyü niçin öykünün ta kendisi olarak anladığımı Öykünün Bahçesi`nde anlatmaya çalışıyorum. Sait Faik, bizim edebiyatımızda öykünün ayrı bir tür olarak ne denli yeri doldurulamaz olduğunu, hem de abartısızca ortaya koydu. Köktenci bir değişikliğe yol açarken, öyküyü şiirin yanında bir yere oturttu, romanın baskısına karşı ona direnç ve kişilik kazandırdı.
Türk edebiyatında öykünün her zaman özel bir yeri oldu. Semih Gümüş, ülkemizde 90`lardan başlayarak artan bir ilgiyle okunan, yazılan öykünün izini bir eleştirmen olarak sürdü. Adam Öykü, Notos Öykü gibi dergiler yayınlayarak, yaşanan verimliliğin itici güçlerinden biri oldu, tartışmalar yaratan yazılar yazdı. Öykünün Bahçesi, öyküyü yakından izleyen, sevgiyle okuyan ve eleştiren bir eleştirmenin öykü üzerine yazılarını bir araya getiriyor.