Oyalı Mendil
Ne büyük aşklar vardır çokça bilinen, Ferhat’a dağları deldiren, Mecnun’u çöllerde öldüren… Bir de bilinmeyen, sevdalar vardır.
Yürek yakan, yuva yıkan, Binek taşını, dilek taşı yapan. Muradına eremeyenleri, ahrette
buluşturan… Malik ile Zehra’nın aşkları gibi…
Bu romanda anlatılan Malik ile Zehra’nın aşkı için söylenti odur ki; bu aşka saygı duyan, yüreği sevgiyle dolu insanlardan biri, binek taşının sağına soluna iki ayrı mezar yaptırır. Biri Zehra için diğeri Malik için.
Yine anlatı odur ki; aynı gece bu iki mezarı da binek taşı altına alır. Ve yıllardır, iki sevgilinin mezarları üzerinde mozole gibi durur.
Ve yine anlatı odur ki; o günden beri her ilkbaharda binektaşının ortasındaki azıcık toprakta, biri kırmızı biri beyaz iki çiçek açar… Aynı anda, binek taşının iki tarafından da iki sarmaşık dalı boy atar. Sağlı sollu büyüyen bu sarmaşıklar tam birbirini kucaklamak üzereyken ortalarında kara bir diken var olur. Ve bu kara diken iki sarmaşığın birbirini kucaklamasını önler.
İşte o zaman, hızla büyüyen sarmaşıklar boyunlarını büküp, kururlar. Kırmızı ve beyaz renkte açan çiçekler solar. Ama aralarındaki kara dikene/dikenlere hiç bir şey olmaz. Ve bu kara dikenler var oldukça sevenler asla kavuşamaz.