İyice karanlık çöktüğünde beklediği saat gelmemesine rağmen gene de bakmak istedi. El fenerini yakıp, içeriden yastığın altından dürbünü alarak geldi. Onu Kadıköy Pasajı’ndaki askeri malzeme satan dükkânların birinden, sustalı çakı almaya gittiğinde almıştı. Sırf Boğaz’ın öte yakasını yakından görmek için edinmişti. Karşıda, Ortaköy’den başlayıp Kuruçeşme, Arnavutköy ve Bebek semtleri net görüş alanı içindeydi.
Boğaz’ın bu yakası ve öte yakası tek şehir ama iki kıtadır. O Asya’da, karşı taraf ise Avrupa’da sayıldığından, dolayısıyla dürbünle gece gündüz Avrupa’yı seyretmiş olacaktı...
Recep Meşe, Öte Yaka adlı ilk hikâye kitabında okuru, bir hayalin peşinden sürüklemiyor, her şeyi büsbütün gerçekliğiyle gösterip akıp giden bir hayatın içine bırakıyor.