Bir cihan imparatorluğunun kurucusu Osmanlı. Tarih sahnesinde ilk göründüklerinde yıl 1285. Beylik, devlet ve imparatorluk tecrübelerini yaşayan Osmanlı üç kıtaya hükmetti. Bu ulu çınarın ömrü sona erdiğinde yıl 1922 olmuştu. Tam 637 yıl dünya siyaset sahnesinde kalmayı başardı Osmanlı. Siyasî varlığı sona erdi ama geriye ilim, kültür ve sanat hayatına dair pek çok eser bıraktı.
Osmanlı tarih yapmakla kalmadı aynı zamanda kendi tarihini de yazdı. Tarihçi, edebiyatçı, şair, siyaset ve devlet adamı, hattat gibi kalem ustası, gelecek nesillere Osmanlı’yı en iyi şekilde anlatmak için âdeta birbirleriyle yarıştılar.
İmparatorluk tarihinin bu kalemli muhafızları kimi genel Osmanlı tarihi, kimi dünya tarihi içerisinde Osmanlı tarihi, kimi sadece kendi yaşadığı dönemi, kimi bir padişah dönemini, kimi şehnâme, kimi fetihnâme, gazavatnâme yazdı; kimi düz yazı ile kimi şiirle veya her ikisinin karışımı. Kimi Türkçe ağırlıklı bir dil kullanırken kimi Türkçenin yanında Arapça ve Farsça sözcüklere de yer vererek bu üç dilin harmanlandığı bir eser ortaya koydu.
Onların bu şuur ve heyecanla yazdıkları kaynaklardan öğreniyoruz Osmanlı tarihini. Öğrencisinden öğretim üyesine kadar bizlere düşen görev ise, önce onların hayatlarını öğrenmek sonra da eserlerini okuyup anlamak.
Sözün özü, Osmanlı’yı daha iyi anlamanın en gerçekçi yolu, imparatorluk kültürü ile yetişmiş seçkin kalem erbabını ve onların eserlerini tanımakla mümkün olabilir.
Osmanlı Devleti tarihinin kayıt altına alınmasında emeği geçen Osmanlı tarihçilerinin hayatları ve eserleri hakkında bilgi edinmek isteyeceklere, yüzyıllara göre düzenlenmiş el kitabı niteliğindeki bu eserle tanışmaları tavsiye olunur. Unutulmamalıdır ki, literatür yani kaynak bilgisi ilmin yarısıdır.