Günümüzde yaşanan acı olaylar insan olan herkes içindir. Acılar vardır ki kişi tek başına yaşar. Acılar vardır ki acıyı toplumlar yaşar. Acılar vardır ki tüm ülke ve o ülkeyi sevenler yaşar. Yine acılar vardır ki yaşanır, unutulur. Acılar var ki yaşanır asla unutulamaz, ince bir sızı olarak kalbinizin köşesinde durur. Zaman zaman yakıcı bir ateşle yakar ve asla unutulamaz.
Ortadoğu’da ve Suriye’de yaşanan olaylar da bunlardan biri, 2019 yılının bitmesine neredeyse bir ay kaldı, etrafımıza baktığımızda her yerde ve her alanda acıya kaynaklık eden olayların artmakta olduğunu görebiliyoruz. Politik anlamda yükselen sağ akımlar, dinler, mezhepler, ülkeler, terör olayları, barış getirmesi gereken uluslararası örgütler arası çatışmalar. Diğer devletleri sömürmeye çalışan emperyalist devletler had safhaya ulaşmış durumda. İnsan sormadan edemiyor; barış adına oluşturulmuş bütün bu kurumlar ve onlara liderlik edenler henüz kendi içlerinde barışa ulaşmamışken, dünyaya barış getirmelerini beklemek ne kadar doğru olur? Acıların kaynağında din, mezhep, savaş ve tatmin edilmeyen EGO’lar vardır. İşte bu kitap Ortadoğu’da hayatını kurtarmak için denizlerde boğulan, kış yaz demeden kabul edilmeleri için diğer ülkelerin sınır kapılarında bekleyen insanların acılardan söz eder.
Alihan İren
Milli Eğitim Bakanlığı Emekli Başmüfettişi ve yazar