Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer (Şeyhân/Şeyheyn) Resûl-i Ekrem’i kendilerine örnek almaları ve ona sıkı sıkıya bağlı kalmaları, sadakatleri açısından sonraki dönemler için iyi birer rol model teşkil etmişlerdir. Her biri bir devlet başkanı olarak iki halife de dönemlerinde, büyük başarılara imza atmışlar ve istikrarı sağlamışlardır. Fitneye meydan vermemişlerdir. Takip eden dönemlerde ise iş başka şekil almıştır: Hz. Osman’a karşı başlatılmış olan büyük isyan ve daha sonra ortaya çıkan iç savaşlar nedeniyle İslam toplumu derinden sarsılmıştır. Dönemler arasında şöyle bir metafor söz konusudur. Hz. Ebû Bekir, toplumu asası ile idare ederken, Hz. Ömer eline kırbacını almıştır. Devamında ise kılıç sahneye çıkmıştır. Zira asa ve kırbaç artık iş görmez hale gelmiştir. Böyle olmakla beraber kılıç, asa ve kırbacın gördüğü işi görememiştir. İslam toplumu bir anlamda asadan kırbaca, kırbaçtan kılıca evirilen sancılı bir süreç yaşamıştır. Tekrar vurgulamak gerekirse, sancılı sürecin adı fitnedir. Bu bakımdan söz konusu dönemleri birbirinden tefrik etmek gerekmektedir. Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer dönemleri, yönetimde başarı ve istikrarı temsil ederken, takip eden dönemler kaosa teslim olmuştur. Bu dönemlerde ümmet maalesef yakasını fitneden kurtaramamıştır.