Dikkat Dikkat! Platon’un mağarasından bir kukla kaçtı. Tehlikeli olabilir! Gidecek bir yeri yok, gideceği yerleri de yaratmak zorunda onun kaçışı. Bu kaçışla birlikte her şeyin belirtilere dönüştüğü yeni bir anlam coğrafyasında çırılçıplak buluyoruz kendimizi. Varlıktan kaçan her şeyin dahil olduğu sonsuz bir oluş korosu doğuyor burada. Oluş Serüveni, bu kaçışın imkânlarını araştıran bir repertuar çalışması, bir provadır. Platon’un varlık hiyerarşisindeki bir çatlağı derinleştirip düşünce ve eylemin özgür hareketini izleyerek, hiyerarşisiz bir yurda okunan bütün koro şarkılarını bir araya toplamayı deniyor bu serüven. Carlo Collodi’nin Pinokyo’nun Serüvenleri eseriyle Gilles Deleuze’ün Anlamın Mantığı’nda geliştirdiği olay teorisini birlikte tecrübe etmeyi önerirken, oluşu, *bir limiti eşiğe çevirmek* olarak tanımlıyor. Collodi’nin metni diyor ki *Pinokyo’nun burnu yalan söylediği zaman da uzayabilir.* Ama nasıl oldu da *Pinokyo’nun burnu yalan söylediği için uzar* gibi kötü bir pedagojiye mahkûm olduk? Kim ve ne üretti bu *için*i? Hayatlarımızın üzerindeki şu devasa kütleyi, Neden’in korkunç baskısını bir an olsun kaldırdığımızda, bizi kendimize çivileyen ve başka olmaktan alıkoyan her mantığın çatlaklarından sonsuz bir oluş serüveni doğuyor. Dikkat Dikkat! Kukla hâlâ bulunamadı.