Ölümle nasıl yüzleşiriz? Bu soru, hayati tehlike arz eden bazı kritik anlarda kendini özellikle dayatsa da aslında bizi hiç terk etmez, bütün varoluşumuzu sımsıkı sarmalar. Ne de olsa insan bir gün mutlaka öleceğini bilen şu tuhaf hayvan değil mi? Tüm canlılar temel bir zafiyet duygusunu paylaşırlar şüphesiz. Ancak yalnızca insan, varoluşun geçiciliğinin bilincinde olan canlıdır. İlelebet sürmeyeceğini, başlamak zorunda olduğu bu hayatın bir gün nihayete ereceğini bilir. Ölümü pekala hızlandırıp yavaşlatabiliriz, intiharda olduğu gibi onu tahrik edebilir, ya da titiz bir bakım ve tedaviyle geciktirebiliriz.
Ancak hiçbir zaman ölüp ölmeyeceğimizi seçemeyiz, aynen doğumumuzu seçmemiş olduğumuz gibi. Nasıl ki doğmuş olmak, her birimiz için pek çok belirlenimi ister istemez miras almak anlamına geliyorsa, gelmekte olan ölümümüzle de öyle yüzleşmeye mecburuz. Peki, dünyada var olmadığımızı hayal bile edemiyorsak, kendi ölümümüzle nasıl bir bağlantı kurabiliriz?