Umut Maminoğlu, Türk Edebiyatının genç yazarlarından. Bir bakıma, yaşamak istediğimiz hayatla, yaşadığımız hayatı karşı karşıya getiriyor ilk kitabında.
Yaşadığım bu hayatta beni koruyacak hiç kimsem olmadı. Annem de buna dâhil. Ali ve Şeytanda. Tüm aksilikler, her zaman için beni buldu hep. Mumlarım yatsıya kadar bile yanmadı. Bir sonraki vakitte sönüverdiler hemen. Her zaman için acı çektim. Çok acı hem de! Hâlbuki, acı denen şeyi başkası çeksin istedim.
Ben mutlu olayım. Ama olamadım. Mutlu bırakmadılar beni. Buna izin vermediler. Rüyalarıma girdiler. Hayallerimin içine ettiler. Bırakmadılar ki, bembeyaz dişlerimle gülümseyeyim hayata. Donmuş gözyaşlarımla uyandırdılar sabaha. Büyük gözyaşları döktüm. Ama kimse bu yüzden suçluluk duymadı.
Çok çıkmaz sokaklara girdim. Ama kimse bana çıkan sokakları göstermedi. Bir koruyanım olmadığı gibi, bir yol gösterenim de olmadı hiçbir zaman. Bu yüzden, ben de gerçek koruyucu ve yol gösterici olana sığınmaya karar verdim. Evet, her zaman için öyle bitti hikâyemin sonu. Yaşadığım gerçek hayatta ve yaşamak istediğim hayatta. Sonunda Tanrının yanında buldum kendimi.
Okurken, alıp alıp başka yerlere götürüyor insanı. Değişik ve etkileyici bir üslupla, buradayım diyor, adeta. Bir insanın, dibe vurmuşluğundaki acıyı, en imkânsız şekliyle anlatıyor. Bir gülümsetiyor ansızın, sonra bir an yüzünüz düşüyor ve gözyaşlarınız sürükleniyor yanaklarınızdan Genç bir kalem, yeniz bir tarz. diye nitelendirmek lazım belki de, en çok bu yakışıyor.