“İstersen kim olduğumla başlayayım öncelikle. Adım Öykü. Dere tepe, il il, ilçe ilçe, köy köy dolaşarak çocuklar için masal ve hikâye kitapları satıyorum. Çok güzel hikâye ve masal kitaplarım var.”
Ne dedin ne dedin? Ne yapıyorsun?”
“Dünyanın en güzel çocuklarına, dünyanın en güzel masal ve hikâye kitaplarını satıyorum. Bazen de kitaplarımı armağan ediyorum.”
“Olamaz, sus, sakın söyleme…”
“Neyi söylemeyeyim?
“Az önce söylediğin hikâye şeysini işte…”
“Kitabı mı?” Öfkelenerek:
“Sana, söyleme dedim. Yasak, o kelimenin bu ülkede söylenmesi yasaaak…”
Öykü’ye garip gelmiş bu yasak. Sonra, böyle bir yasağın savunulur, kabullenilir bir yanı da yokmuş. Üstelemiş sözünü:
“Ama kitap demek neden yasak olsun ki?”
“Bak işte bir kere daha söyledi. Hay dilini eşşek arısı soksun e mi! Benimle dalga mı geçiyorsun a çok bilmiş. Sana söyleme demedim mi?”
“Tamam, tamam bir daha söylemem, söz.”
“Hah şimdi oldu. Çok teşekkür ederim. Eğer bu ülkede serbestçe gezmek ve dolaşmak istiyorsanız, buranın kurallarına da saygı gösterip uymanız gerektiğini aklınızın bir köşesinde tutun. Yoksa başınız çoookkk derde girer. Hele hele bu kadar uzun bir dille, Allah korusun yani.”
Editör
Zekeriya ÇAVUŞOĞLU