Viyanadaki parlak müzik kariyerini terk edip teselliyi camide arayan piyanist Samir, kızlarının pezevenkliğini yapan sığınmacı Kirli Djuro, koyu Hıristiyan bir vaiz, Kosova’dan gelen bir grup cüzamlı mülteci ve daha nicesi tam da Bulgakov’un romanlarından fırlamışçasına tarihin bir yerinde Miguel Cervantes’in de korsanlar tarafından satıldığı Köle Pazarı’nda buluşur…
*Kendimiz varken zaten cezalandırılmamıza gerek yok* demişti ilk romanı Kıyamet’te Nikolaidis. Kıyamet`te "baba"yla giriştiği hesaplaşmaya, Oğul`da devam ediyor ve Lacan’ı da yanına alarak topluma bakıyor.