Bu derleme, bir biyografik araştırma değildir. Bütünüyle bir anı olarak da düşünülmemiştir. Onun içindir ki yazım pratiği olarak, bu tekniklerin gerektirdiği hassasiyetlere dikkat etmediğimi ifade ederek başlamak istiyorum.
Bu noktada karşı karşıya kaldığımız bir açmazımız var; özellikle tarihinde, etkinliği kentin hatta ülkenin sınırlarını aşmış büyük değerleri yetiştiren bir kent, ondan sonra gelenlere hak ettikleri değeri vermekte zorlanabilmektedir. Oysa bu büyük değerlerden sonra gelenler, bir kültürel süreklilik ve tarihsellik içinde, kendilerinden önce yaşamış olanların düşünsel birikimlerini de geliştirerek ve güncelleyerek kültürün değişimini ve gelişimini sağlamaktadırlar.
Örneğin Konya için Hz. Mevlâna yüz yıllardır baskın figür olarak var olmuş ve sonsuza kadar da var olmaya devam edecek büyük bir değer. Fakat Mevlâna’nın düşünceleri onunla birlikte donmuş ve bitmiş değildir. Aksine kendisini takibeden nesli (Çelebiler) ve sevenleri elinde onun düşünceleri “Mevlevîlik” olarak kurumsallaşmış ve toplum hayatına dünya ölçeğinde önemli katkılar vermiş, vermeye de devam etmektedir. Nitekim bu yayınla sizlere hayata bakışını yansıtmaya çalışacağım “Kılcı Baba” (O) için de kimi düşünce insanları, “günümüzün Mevlâna’sı” imlemesini yapmaktadırlar. Fakat toplumsal hafızada baskın figürlerin kapladığı alan, kendisinden sonra gelenlerin yeterince ve gereğince yer bulmasının ve anlaşılmasının önüne geçebilmektedir.