Nutuk’u okumaya başladığınızda iki farklı duygu hissedersiniz. Birincisi, yaşananların kaleme alındığı bir dokümandan ziyade, yazılan her satırın sanki yazılmadan çok önce detaylı bir şekilde kurgulandığı ve her aşaması adım adım uygulamaya konulduğudur. Farklı bir diğer açıdan baktığınızda, düşünülen ve uygulamaya geçirilen her adımın *neden ve niçinlerine* cevap aramaya çalışan, sanki bir özeleştiri ve hesap verme saikiyle hareket edilmiş tarihi bir belge olduğudur. Daha gerçekçi bir yaklaşımla Nutuk, Mustafa Kemal, Samsun`a çıktığında kendi ifadesiyle *daha İstanbul’dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya başladığımız karar…* dediği *ULUS EGEMENLİĞİNE DAYANAN, TAM BAĞIMSIZ YENİ BİR TÜRK DEVLETİ kurmak* düşüncesini gençlik yıllarından itibaren her aşaması düşünülmüş, araştırılmış, üzerinde oldukça tartışılmış bir plan olduğu anlaşılmaktadır. Bu plan, tüm imkansızlıklara, dirençlere rağmen aşama aşama *nasıl* uygulandığı ise *Nutuk*’un konusunu oluşturmaktadır. Nutuk, müteveffa Turgut Özakman’ın dediği gibi *dünyanın gördüğüen haklı mücadele olan Türk Kurtuluş Savaşı* ve sonrasında kurulan *Türkiye Cumhuriyeti* ve çağdaş bir ülkenin temel taşlarını kuran, yaşanılan her anın altında imzası bulunan, *öldü sanılan bir milletin cenaze namazında tabutunu katillerinin başına geçirmesi (Gandhi)* destanını anlatan ve tüm bunlara tanıklık eden tartışmasız sadece 20. Yüzyılın değil gelecekteki bütün yüzyılların lideri olan bir büyük insanın ölümsüz eseridir.