Nupelda, Dersim’in küçük bir köyünden yollar, duraklar geçerek Mersin’e, İstanbul’a ve İsviçre’ye uzanan bir yaşamın öyküsüdür.
Kalabalık bir aile içinde yaşayan iki kız kardeşin, Dersim’de tanık oldukları etkileyici olaylardan sonra göç etmeleri, onları örgütlü politik sürece taşıyacaktı. Genç yaşta aynı örgüt içinde yoldaş olan iki kardeşten birinin bedeni toprağa, diğerinin ise yalnızlığa düşecekti. Yolunu yalnız yürümek durumunda kalan küçük kardeşin tek başına kalışının hikâyesi oldukça etkileyicidir.
Ölüm orucunu bir süre sonra bırakan genç kız kardeş, yoldaşlarının başka bir yüzü ile tanışacak, abla ise hayatını kaybedecekti. Yoldaşları tarafından dışlanan küçük kardeş, geride tüm yaşanmışlıklarını bıraktığını sanarak İsviçre’de yeni bir yaşam kurmaya çalışırken, yine erkek egemen anlayışa maruz kalarak hayatta kalmaya çalışacaktı. Hayatta kalırken en büyük desteği de kırılgan aşklarıdır.
Yazar yalın bir dille kendi hikâyesini anlatırken, bir dönemin travmalarını da anlamamıza olanak vermiştir.