Yarım kalan sevdalardan bir hikaye. Aşılmaz duvarların ardında saklanan bir adamın geçmişin hıncıyla bütün güzellikleri hiçe sayıp, bir aşığa yaptığı zulmün hikayesi. Belki de ilahi adaletin tez tecellisi. Pişmanlığın ve keşkelerin getirisi. Kulak verin sözlerime ki siz bunları yapmayasınız diye. Hem ne demişler, kavuşursan meşk olur kavuşamazsan aşk. Ve belki de kaderin bir oyunudur bilinmez, yeter ki aşk olsun diye yaptığı bir oyun…
Sevdiği kadının ansızın gidişinin ardından çareyi yazmakta bulmuş ama giderek daha da çıkmaza düşmüş yalnız bir adam. Takıntıları yakasına yapışmış, hayata tutunmaya çalıştığı her an geçmişin gölgeleri yüzünden gözleri ışığa bir türlü alışamamış bir adam. Ve bir dokunuştan, bir öpüşten çıkardığı anlamları yüreğinde birleştirip beyninde parçalayan bir kadın. Yaşamış olduğu büyük travmalardan sonra bulduğunu hissettiği sevginin onu her geçen gün çözülmez bir kördüğüme soktuğu bir kadın.
Günlerden bir gün; Masalsı denecek kadar enteresan bir şekilde, bir kedinin doğumuyla karşı karşıya gelen iki yalnız.
Kadının yapması gereken; belki de Büyük İskender’in yaptığı gibi kılıcını çekip o düğümü bir daha bağlanamamak üzere kesmek.
İki yalnızdan geriye kalan *Notlar*…