III. Selim dönemi ricalinden Ömer Fâik Efendi, Sır Kâtibi Ahmed Efendi’nin “Nizâm-ı cedîd-i müstahsene hakkında sen ne dersin?” sorusuna, “Nizâm-ı cedîdin bir kısmının münasip olduğu, diğer kısmının ise öyle görünmediği” şeklinde cevap vermesi üzerine “da‘vâ bilâ-delîl olmaz” itirazıyla karşılaşmıştır. Elinizdeki bu eser, Ömer Fâik Efendi tarafından, Ahmed Efendi ile yaşadığı bu gerginliğin ertesi gününde sözlerine açıklık getirmek ve nizâm-ı cedîdin maddi ve manevi eksikliklerini ortaya koymak üzere kaleme alınmıştır. Bu açıdan eser Nizâm-ı cedîd layihaları arasında müstesna bir yerde durmaktadır.
İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesinde TY05836 numarada kayıtlı tek nüshası bulunan bu risale yazıldığı 1804 tarihinden yaklaşık iki asır sonra okuyucuyla buluşuyor.