*Bir toyonun varsa, öldürmek için de bir sebebin var demektir!*
*Biliyorum* diye araya girdi Goras, *Bizde de ‘Toyun’ derler. Kudretin simgesi, ay ışığının yeryüzündeki parıltısıdır.*
Elika, *İşte bu!* dedi heyecanla, *Ben de bu parıltıdan bahsedecektim. Tanrılar, bazen bir ağacın kökünde görünür, bazen de bir kılıcın çeliğinde yanar.
Toyon kuşananlar, metalini kavil yağıyla saat başı ovuşturup duran kendileri değilmiş gibi kılıçlarının ciladan değil, bu görünmez, bilinmez güçlerin hikmetinden ışıldadığını düşünürler. Ondan sonra da kabzasından yakaladıkları gibi ışık körü gözlerle savururlar etrafa. Seçebildikleri en uzak mesafe ise ancak bir kılıcın menzili kadardır!*
Eşitlik, adalet ve özgürlük arayanlar...
Büyük bir isyanla zincirleri kıranlar...
Ve erkin yetinmez doğası...
Geldikleri yerin ölümcül koşullarını aratmayan bir ada hapishanesinde, bir grup mahkûmun her türlü tehlikeyi göze alarak giriştiği büyük bir mücadeleye tanıklık ediyoruz. Onlar, özlemini çektikleri adil ve eşitlikçi bir yaşamın peşine düştüklerinde biz, sıra dışı bir hikâyenin içinde buluyoruz kendimizi.