Tükendi
Stok AlarmıBİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ
Küçük adamlar büyük makam ve rütbe tutkusunun bedelini, ruh sağlığını kaybederek ödemektedir.
Nikolay Vasilyevi Gogol Rusya’nın çürümüş bürokrasisini, gerçekçi kalemiyle küçük adamlar üzerinden anlatmaktadır. Bir Delinin Hatıra Defteri’nde orta hâlli bir memurun âşık olduğu kadın tarafından fark edilmeyi arzularken günden güne delirip kendini İspanya Kralı ilan etmesine kadar süreci anlatırken Portre’de ise yoksulluk içinde yaşayan yetenekli ressam Chartkov’un bir dükkândan satın aldığı gizemli portreden sonra önüne sunulan iki yoldan birini seçerken yaşadığı tereddütü anlatmaktadır.
Gogol ile birlikte Rus edebiyatı, Batı etkisinden kurtulmuş, kendi kimliğini kazanmaya başlamıştır. Gerçekçi fakat bir o kadar da fantastik karakterler dönemin Rusya’sının ta kendisidir.
Hikâyelerinde günlük hayatı ve bayağı kişilikleri, zaman zaman mizahî zaman zaman öfkeye varan bir şekilde yeren Gogol’ün kahramanları “Bir Delinin Hatıra Defteri”nden fırlamış gibidir, anlatıcılar tüm hayret edici “Portre”leriyle okura özenli çeviri ve edisyonu ile takdim edilmiştir.
PALTO
Gogol’ün gözlem ve ince ironi yeteneğini had safhada öne çıkaran Palto isimli eseri hayatında işinden başka hiçbir uğraşı olmadan yaşayan sıradan bir memur olan Akaki Akakiyeviç’in mücadelesini konu edinir.
Rusya’nın çetin kış günlerinde eskimiş paltosu ne “küçük adam”ı soğuktan koruyabiliyordur ne de Akaki’nin yeni bir palto alacak gücü vardır. Canhıraş bir uğraşla parayı denkleştirdiğinde ise kendisi ve paltosunun başına geleceklerden habersizdir.
Yoksulluk ve makama bağlılık, Akaki Akakiyeviç titizliğiyle birleşince zorlu doğa koşulları gibi soğuk olan uzaklık ve içe dönük sorgularla teslim alıyor herkesi.
Dostoyevski’nin “Hepimiz Gogol’ün Palto’sundan çıktık!” dediği, Nikolay Vasilyeviç Gogol’ün hiciv dolu yaklaşımıyla kaleme aldığı bu uzun öykü, yalnızca Rus edebiyatının değil dünya edebiyatının da öncülerindendir. Palto ve Roma’yı özenli edisyon ve çevirisi ile siz okurlarımıza sunuyoruz.
NEVA BULVARI
Görünen tüm güzelliklerin, bizi içine çeken hayal ötesi yanı vardır her zaman. Aşk, tutku ve sıradanlık, rütbe-makam tanımadan çıkıverir karşımıza ve bizi alır götürür. Tıpkı ölüme sürüklenen genç Piskarev gibi. Neva Bulvarı, Petersburg’un her cenahı kendinden menkul, eşsiz karmaşasıdır. Tüm sefalet ve ihtişam oradan geçip gider, hayata karışır. Genç subay ve ressam arkadaşların aşkları üzerinden Çarlık
Rusyası’nın sosyal çatışmalarını okura gösteren, yaşatan Gogol, Nabokov’un söylediği tuhaflıkla dehasını gözler öne seriyor.
Nikolay Vasilyeviç Gogol’ün hafızalarda en çok yer etmiş, hicivli kurgusu olan Burun, dokuzuncu dereceden memur Kovalyev, burnu yüzünü terk edip kendi hayatını yaşamaya başladığında artık saygınlığı olmayan, sade bir memur olduğunu düşünmüştür. Çünkü burnu Petersburg sokaklarında saygın bir memur kisvesinde çoktan gezinmektedir.
Bize ait olan bizimdir. Bizim olmayan zaten çekip gidecektir. Binbaşı Kovalyev, kaybettiği onurunu ve toplumsal yer edinim mücadelesini aslında hırsıyla kaybettiğinin farkında değildir.
Askerî birliklerin kasabaya gelmesiyle her yer şenlenmiştir. Rusya burjuvazisi akşam yemeklerinden ve eğlencelerden çıkmamaktadır. Bu yemeklerden birinin en gözde konusu arabalar ve pek tabii faytonlardır. Sosyal sınıflar arasındaki derin uçurumu tüm çıplaklığı ve ironikliğiyle mühim bir figür üzerinden anlatır Gogol; dile dolanmış bir Fayton.