Friedrich Nietzsche’nin hayatının trajikliği, sahneye başka hiçbir oyuncunun girmediği, tek kişilik bir gösteri, bir monodram olmasındandı. Bu oyunun perdeleri gözlerimizin önünde çığ gibi çökerken yalnız savaşçı, kaderin somurtkan gökyüzünün altında tek başına durur; yanında imdadına yetişecek biri, atmosferin stresini her daim orada olan şefkatiyle dindirecek bir kadın olmadan. Yaşadığı her şey içinde meydana gelir ve yankılarını da sadece o hisseder. Başlangıçta, kişiliğinin gölgesinde sızan az sayıdaki şahıslar onun kahramanca atılımına aptala dönmüş şaşkınlık ve korku dolu mimiklerle eşlik ediyor; bir süre sonra süzülürcesine uzaklaşıyorlar ve bir tehlikeyle karşı karşıyaymış gibi korkup kayıplara karışıyorlar.