Mevlânâ Celâleddin`in dünyaca meşhur "Mesnevî" adlı eserinin ilk on sekiz beyiti, Mesnevînin hem girişi, hem de özü-özeti olan beyitlerdir… Bu beyitleri, Kur`ân, Sünnet ve İslâm ulemâsının açıklamalarıyla şerhederken, aynı zamanda Mesnevî`nin tamamına yapılması düşünülen şerhin bir örneğini gündeme getirdik… İnşaallah, sahih niyetimiz, bir gün salih amele dönüşür…
Şerhde kullanılan usûl ve uslûb, Mesnevî`nin bütünü şerhedileceğinde kullanılması gereken usûl ve uslûbdur… Mevlânâ`yı anlamak ve anlatmak isteyenler, O`nun İslâmî kimliğini ve fa-kih bir müderris oluşunu göz ardı etmemelidirler… Yoksa Mevlânâ`yı ne anlayabilir, ne anlatabilir!..
"Herkes kendi zannınca dost oldu bana. Kimse içimdeki sırları araştırmadı" diyen Mevlânâ, kendisine tek yönlü bakan ve kendi zannlarınca olaya yaklaşanların noksanlıklarını dile getirmektedir… Bu noksanlığın giderilebilmesi için, Mevlânâ`nın bağlı bulunduğu ve anlatmaya gayret ettiği İslâm`ın bilinmesi gerekir… İşte bu iman ve bu anlayışla eserimiz meydana geldi… "Düşünen bir toplum için!.."