Türkiye’de kendine özel bir okuyucu kitlesi edinen ve yapıtları hızla kulaktan kulağa yayılan Christian Bobin’den hayat değiştirecek bir kitap daha: Neşe-İnsan. Yüreğe kazınan, aklı alt üst eden mavi-defter sayfalarını hiç unutamayacaksınız.
Yaşam bizi tıpkı bir anne kedinin yavrularını ağzına alıp güvenli bir yere taşıması gibi ölüme taşıyor. Ölülerin tasadan kırışmış kaygılı alınlarına konan kırılgan kanatlı kelebeklerin sırrı bizim için de geçerli. Küçük kedinin bir hokus pokusla kaybolan gözleri, adı konulmamış bir ifşaat getiriyor. İşte en saf şiirler bu adı bulmak için yazılıyor, telaffuz edilemeyen bu adın hiç olmazsa kabuğuna dokunmak için ellerimizde bir kitap tutuyoruz. Zaman zaman uzaklardan gürlemesini işittiğimiz o büyük siyah dalganın üzerinde, az da olsa bir önceliğimiz var. Çabucak kaybedeceğimiz bu öncelikle ne yapmalı peki? Makul olan ne yapılabilir ki bir köy yolunda yürümekten, bir kitabın kapağını açmaktan ya da bir gülün zarif elbisesini yırtarak açışını seyretmekten başka?
Küçük kedi, koyu renkli yatak örtüsünün üzerinde yürüdüğü zaman, ardında ışıklı minik tümsekler bırakıyordu. Olağanüstü tek bir sıçrayışla, yok olmuş babamın dizleri üzerine zıplayıvermişti. Bir kedinin ne olduğunu biliyorum şimdi. Bir kedi, kediye benzeyen biridir, gelir ve kalbinizi kazanır.
El yazısıyla yazılacak cümle: Terk edilmiş bir bahçenin kapısını aralarmışçasına açtığımız bir kitap düşledim.