New York Times çoksatar yazarı Anna Banks, Neptune Vârisi ile, Emma ve Galen’ın hikâyesini soluk soluğa bir macerayla sonlandırıyor.
Yarı insan yarı Syrenalı Emma ile Syrenalı aşkı Galen’ın birlikte vakit geçirmeye ihtiyaçları vardı. Yalnız. Baş başa. Poseidon ve Triton Krallıkları’ndan uzakta.
Emma’nın büyükbabası ve Poseidon Kralı Antonis, ikiliye küçük bir kasaba olan Neptune’e gitmelerini tavsiye etti. Ancak Neptune küçük bir kasabadan çok daha fazlasıydı; Syrenalılar’a ve melezlere birlikte ev sahipliği yapıyordu. Melezler ve insanlar, bu kasabada Syrenalılar tarafından dışlanmıyordu.
Emma ve Galen, tatil için geldikleri bu kasabada kendilerini büyük bir beklentinin odağında buldular: Neptune’lüler okyanus sakinleri ile barış yapmak ve açık denizlerden paylarını almak istiyorlardı. Dahası Emma’ya olan ilgisini gizlemek için hiç çaba sarf etmeyen Neptune’lü melez Reed, Galen’in sabrını fena halde zorluyordu. Reed Emma’ya Galen’in asla sunamadıklarını sunabilir miydi? Emma ve Galen, sadece okyanus krallıklarını değil aşklarını da tehdit eden bu güç savaşından yara almadan ve de birlikte çıkabilecekler miydi?