Krallar, kendi ülkelerinin vatandaşlarını yemeğe başladığından beri, gecelerin gündüzleri yuttuğu, dağların gömülmek için diriltildiği, tanrıların insanların arasına karışıp insanlaştığı ve ölümlülerin tanrılar arasına alınıp tanrılaştırıldığından beri, kör ve topalın sağlam, sağlamın hasta kabul edildiğinden beri, acımanın acıma kabul edilmediği günden, ölüme ve dirime inancın kaybolduğundan beri, her kederin ve her kaderin ortak yazgısına ellerin karıştığı, hile ile karıştığı, kralın soytarıyı, soytarının kralı oynadığı bir agorada herkesin birbirine yazgılı olmasından beri, ölümü yendiğini sanan da ölmüyor, ölümden korkan da…