“İstanbul’un yeşillikleri her daim gülsün. Büyülü havasını hep kendine saklasın. Kimse ana toprağa ayak basmasın, kimse ümitlenmesin, kimse İstanbul’un büyüsüyle sarhoş olmasın. İstanbul kendi güzelliğini ve hırçınlığını hep bana gizlesin.”
Demir ve Bade çocukluklarından beri aynı mahallede büyümüş, aynı kültürle yetişmiş ve birbirini seven iki âşıktırlar. Lakin yıllarca bu aşkı kendilerine itiraf etmekten korkmuş, farklı yollarda yürümüşlerdir. Demir, askerlik görevini layığı ile yapmak için farklı şehirlerde görevlere giderken, Bade ise Hukuk okumayı seçmiş ve altı yıl aradan sonra özlemini duyduğu yere geri dönmüştür. Demir ve Bade yıllar sonra bir araya geldiklerinde, içlerinde büyüyen duygularından kaçmanın imkânsız olduğunu fark ederler.