"Ona bakıyorum. Susuyor. Önüne bakıyor. Çocukluğundan beri bu oyunu oynar: Gözetlenme oyununu.Önceleri belki bir suçlulluk duygusuydu bu: Kendisine dikilen göz Tanrının, anasının, büyüklerden birinin, sevmediği birinin gözü olur, kınardı o anda yaptığını. Adı konmadan yaşanırdı bu suçluluk. Şimdi ise gerçekten bir oyun: kimi dakikayı, `bakan, gören varmış gibi yaşamak`... Karasu kendi kendinden birşeyler anlatır, gözetlenme oyunu da o sıra oynanır. Bakan göz o anlatılanı dinlemektedir. Nasıl gözse!... İşte bundan ötürü bakıyorum ona, baktığımı biliyor, susuyor, önüne bakıyor. Ne düşündüğünü bildiğimi biliyor."