Bir anlam varlığıdır insan; yeryüzünde de ancak anlamlandırabildiği ölçüde vardır. Anlamlandırmak ise büyük oranda çevremizde olup bitenleri açıklamak, çözümlemek ve anlamak-ile mümkündür. Açıklayamadığımız ve çözümleyemediğimiz olgu ve olayları anlayamayız; anlayamadıklarımızı da anlamlandıramayız; anlamlandıramadığımız için de ad yani sınır koyamayız; sınır koyamadığımız için de tanımlamayız; tanımlayamadığımız için de idrâk edemeyiz, yani olgu ve olayları kendi süreçleri ve örüntüleri içinde yakalayamayız. Her şey kendini bize müphem, belirsiz, puslu ve birbirine girgin, karışık bir biçimde verir; zihnimiz karışır, aklımız dolaşır. Bu nedenle okuduklarımızı öğrenmek, öğrendiklerimizi düşünmek, düşündüklerimizi de bilmek zorundayız. İşte elinizdeki çalışma, hâlihazırda içinde soluklandığımız durumu anlamlandırmak için, Bu Ülke`nin ilmî alandaki tarihî tecrübesini seçilmiş örnekler üzerinden açıklama, çözümleme ve anlama çabasına küçük bir katkı olarak düşünülebilir...