Her bilimsel araştırma, belli bir kavramsal ve yöntemsel çerçeveye dayandığı için, bulguları da onun içerisinde anlamlı ve nesneldir. Bu çerçeveler, toplum sahnesine bakarken durduğumuz yeri belirlediğinden, gördüklerimizi de belirli bir açıdan gördürürler. O halde hiçbir perspektif toplumsal gerçekliği tüketemez. Çünkü toplumsal dünya renklerle doludur; bu renklerin neler ve nasıl oldukları bile baktığımız yerden görüldükleri kadarıyla görünürler. Bunda bir sakınca da yoktur… Sakınca, onu tek renk sanmakta ya da bizim zorunlu olarak gölgeli duruşumuzun onu aynısıyla aksettirdiğini düşünmektedir…
Bu çalışma, hem Sosyal Bilimlerdeki hem de onların toplumda buldukları renkleri ana çizgileriyle sunma girişimidir. Toplumsal dünyanın doğası ve onu inceleme yöntemi ile ilgili farklı varsayımlara dayanan yaklaşımların, bizi, bu dünyanın melez tonları ile de tanıştıracağı düşüncesindeyiz. Bu sebeple, eserdeki adlarından biriyle “Anlayıcı Yaklaşım” ve “Açıklayıcı Yaklaşım”, bu işlev açısından anlaşılmalı ve haklarında değer yargısı verilmemelidir.