Tükendi
Stok Alarmı“Nardugan.... Kulaktan kulağa anlatılagelen hikâyeye göre, asırlar önce kurulmuş bu kadim yerleşim yerinde, patlayarak kasabayı yerle yeksan eden yanardağ felaketinden sonra hayatta kalan bir avuç insan, Dilge’nin önderliğinde kasabayı elleriyle şekillendirmişti. Sıfır noktasındaki tahribatın ardından doğanın iyileşmesini beklemişler, bu sırada da kendi yaşamlarını inşa etmişlerdi. Kasabanın bitiminde, kızıl Aswan granitinden cam piramitli kule yönüne Doğu Kapısı, sönmüş yanardağa bakan tarafa da Batı Kapısı deniyordu. Yeni dünyaya kayalıkların ardından hükmeden Dilge’nin yazılı olmayan yasaları, kasabayı güven, sadakat ve iyi ahlak temelleri üzerinde yükselmeye itmişti. Zengin bitki örtüsüyle toprak, toplam beş yüze yakın haneyi cömertçe besliyordu.”
Sakince başlayan ama hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığının usul usul hissedildiği bir hikâye anlatıyor Nardugan, bir masal fısıldıyor. Türler arasında gezinen, zaman katmanlarının kesiştiği, üst üste bindiği, labirenti andıran bir anlatı...
“Aslında yaşamıyoruz. Tüm bu olanlar… Geçmiş, şimdi, gelecek; hepsi illüzyondan ibaret!”