Geçiciliğinden şüphe olmayan bir dünyada, gölgelenen bir alemi seyrederek yaşıyoruz. Eline kalem alanlar, gördüklerini kendi durdukları yerden kendi ufuklarınca tarif etmeye çalışıyorlar. Naneli Şeker böylesi bir uğraşının izlerini taşıyor. "Naneli şeker tadında bence hayat. Hafif buruk bir hali var. Şekeri az serinliği fazla sanki." diyen Hatice Eğilmez Kaya, insan olmanın üzerimizde bıraktığı anlaşılması ve anlatılması güç etkiden dem vuruyor.
Susmak ve konuşmak arasında mekik dokumakla geçer ömürlerimiz. Yaşadıkça yaşamak isteriz bazen, bazen de "alıp başımı gitsem" deriz. Uyurgezerlerin anlaşılmaz boş vermişliği var kimi yüzlerde. Aheste hareket ediyor çevremizde bazıları. Kimimiz tarifsiz bir telaş içinde, kimimiz dervişane bir olgunlukla bakıyor gökyüzüne. Yürüyenlerimiz var, koşanlarımız da. Duranlarımız, düşenlerimiz, sakinlerimiz, bekleyemeyenlerimiz... Naneli Şeker`in satır aralarında aşinası olduğumuz tüm bu zıtlıklar raks ediyor tıpkı dünyanın ta kendisi gibi.
Varlığımız evreni sayısız parçaya bölmüş. Hüzünlerimiz, sevinçlerimiz, gözyaşlarımız, kederlerimiz, endişelerimiz, umutlarımız var bizim. Her birimiz yumruğumuz kadar zümrütten bir köşke kilitleriz onları. Hatice Eğilmez Kaya Naneli Şeker`deki yazılarında gönül köşkünden devşirdiklerini okurlarıyla paylaşmış. Söz ki ehline söylenir.