*Bu roman; sanatçı, edebiyatçı ve artistlere bir övgü, yüceltme ve teşekkür manifestosudur; bu borcumuzu bizlere hatırlatan Kuzey’in eşsiz doğasına, her şeyden fazla da Same halkına ve kültürüne bir methiye ve vurgudur.
Bu romana kaynak olan, esin veren ve yaratma çağrışımları oluşturan, romanda adı geçen insanlara, artistlere, Tiyatro sanatına bir şükran borcudur elinizdeki roman.
*Sanat ve edebiyat; insan soyunun en yüce ve en anlamlı özelliği ve yaratma niteliğidir; bunun anlamını yeniden ve derinliğine düşünmeliyiz.* diye vurguluyor Kutlu.
Bu romanın hem stil (üslup) hem de kurgu ve yapı olarak İsveç ve Türk Roman sanatında özgün bir yeri olduğuna inanıyorum; roman formunda yazılmış 3 perdelik bir tiyatro yapıtı da sayılabilir.
En küçük oğlum BATUHAN bana sık sık şunu söylerdi: ‘Baba kendin ol! Hiç kimseye borçlu değilsin; sana hem bu ülkede ve hem de Türkiye’de neler yaşattıklarını biliyorum. Sen, kendi dünyana gir, onu insanlara göstermeye çalış. Buna cesaret edebilirsen, bunu İsveç dilinde denemeye kalkarsan kendi kapasiteni bilir ve kendini daha iyi tanımış olursun…’
1992 yılından bu yana İsveç Yazarlar Birliği’ne üyeyim; ancak ülkemdeki edebiyat çevrelerinden en küçük yardım görmediğim gibi, ne benim ne de 8 Romanımın adını bile anmadıklarını gururla(!) belirtmeliyim.
Roman katmanlardan oluşur ve bunları tek tek açarak, derin anlamlarına inmeye çabalayacağınıza inanıyorum. Roman, size okumanın estetik zevkini tattırıp, hayat tecrübenize yeni zenginlikler katarak kendi içinize bakmanızı, düşüncenize yeni perspektifler açmayı ve sonuç olarak ruhunuzda bir yücelmeyi sağladıysa, Fethi Naci’nin belirttiği gibi, büyük bir roman okuduğunuza inanabilirsiniz.