“Mutlu bir tesadüf bize neyi hatırlatır, en çok? Bir melekçe izlendiğini, görevini yapıp yapmadığını sorgulaman için yeniden bir fırsatın verildiğini anladığın o bulutsu anların varlığı gibi… Kimseye anlatamazsın. Çocuksu sevinçlere açılır kapıların. Yüreğinde serçe cıvıltılarıyla, yaşarsın işte.
Ömür imkânsızlıklardan imkâna geçiş gibi tatlı.”
“Tabiat dediğin şey, mucizelerle dolu. Bir sabah, nerede olduğun mühim değil- sağanağa tutulmuşsun yağmurda yürümeyi unutmuş olduğunu hayretle fark ediyorsun. Kendi hakikatine yürüyen adamın/kadının sokak lambasının ışığının vurduğu en kör noktada gölgesini görür gibi oluyorsun. Heyecanlanıyorsun. Oysa sokaktan başkaları da geçiyor. Tanıdıklarınla selamlaşıyorsun. Anlattığım…”
“Bekle lütfen, solmasın güller bahçemizde, iri iri açsın. Pembe, kırmızı karanfiller eksik olmasın penceremizden. Dünyaya dair iyi niyetimizi/eylemimizi muhafaza edelim. Kupkuru cümleleri tanzim eden biri gibi, bütün yorgunluğunu dök. Kalmasın hiç ahın… Hiç hevesin, can sıkıntın, bitmiş eğlencen. Oysa cümbüşün yeni başlıyor. Çok çabuk öğrenirsin meraklanma. Yoksa duan olmadan olmaz bu yolculuk, çekilmez olur yol.”