Kıbrıs barış harekatı sonrası terhis olan ve yurda dönen Muammer Gökalp, emaneten teslim aldığı mektubu, üzerinde yazılı olduğu adrese bizzat götürmeye karar vermişti. Yer, İstanbul-Aksaray semtiydi. Oraya varıp kapıyı çaldı.Beyaz başörtülü, yaşlı bir nine belirdi kapıda. Misafiri içeri buyur etti. Muammer, odaya girer girmez, cebinden çıkardığı mektubu, nur yüzlü kadına uzattı ve:
*Asker oğlunuz, bu mektubu, Kıbrıs’tan size gönderdi,* dedi.
Yaşlı kadın birden bire şaşırmıştı.
*Benim kıbrısta oğlum yok ki!* diye karşılık verdi.
Durumu yakından sessizce izleyen kocası ise karısının aksine sakin bir edayla odadan ayrıldı. Birkaç dakika sonra da elinde bir fotoğraf albümüyle geri döndü. Misafirin yanına yanaştı ve onunda görebileceği bir şekilde fotoğraf albümünün sayfalarını çevirmeye başladı. Üç gencin yan yana çekilmiş fotoğrafının bulunduğu sayfa açılınca, adam, parmağı ile, fotoğrafın tam ortasında yer alan delikanlıyı işaret etti. Sonra da duru bir sesle:
*Size Kıbrıs’ta mektubu veren bu muydu?* diye sordu.