1922 yılında Atatürk’ün valideleriyle tanıştım. Kır düşmüş sarı saçları ve mavi gözleriyle o, yaşlı bir Mustafa Kemal’i andırıyordu. Rumeli şivesiyle konuşuyor, zeki bakışlı ve eski İstanbul hanımları giyinişinde bir hanımefendiydi. Durmadan oğlundan sitayişle bahsediyordu. Kendisine ilk sualim şu oldu: *Gazi hazretlerinin doğum günü ile ayı bir yerde yazılı değildir. Hangi ay ve günde doğmuşlardır?* dedim. Biraz düşündükten sonra: *O zamanki Hamidiye kâğıtlarına gün ve ay yazılmaz sadece sene yazılırdı. Ben, oğlum Mustafa’yı erbain soğukları devam ederken doğurdum. Bu doğum benim aklımda kaldığına göre (23 Kânunievvel 1296) tarihlerine düşmektedir* dedi. Bu malumatı pek dikkatle kaydettim. Çünkü Atatürk’ün nüfus tezkeresinde yalnız 1296 yazılıydı. Bu da Milâdi tarihe göre 1881 yılına tesadüf etmektedir. Zübeyde Hanım bazı günler bana öğüt verirdi:
*Oğlum, çok çalış, çalışmaktan yılma. Mustafa’m çok çalıştı. Her mektepte çavuş olurdu. Büyük adam olmaya çok heves ederdi. Hem de büyük adamlarla tanışmak isterdi. Sen de büyük mevkilere gelmek istersen, büyüklere kendini tanıt. Bak oğlum! Mustafa Kemal, bu millete ne hizmetler etti. Yunanlıları denize döktüğünü bana söyledikleri zaman, kulaklarıma inanamadım. Şimdi Ankara’ya geldim ve hepsini gözümle gördüm. Sen de çalış!*
Tarihçi Enver Behnan Şapolyo’nun Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili kaleme aldığı bu kitap, bugüne kadar Atatürk’e dair yazılmış en kapsamlı biyografi çalışmalarından biridir. İlk kez Zafer gazetesinde tefrika edilen bu metinlerde modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun çocukluk ve gençlik yıllarını, özel hayatını, mücadelesini, Sultan Vahidettin ile olan temasını, Almanya seyahatinin ayrıntılarını, Suriye ve Çanakkale cephelerinde başından geçenleri, Millî Mücadele dönemini, Cumhuriyetin ilânını, ölümü sonrası yaşananları ve cenaze merasimine ilişkin bilmediğiniz önemli detayları okuyacaksınız.