"Ben, Ağbardut Deresi’nin kenarındaki kocaman söğüt ağacının bir yaprağıyım. Yukarı dağdan akıp gelen köpük köpük sular altımızdan akardı. Ben, yaprak kardeşlerimden daha şanslıydım. Anne söğüt beni kıble yönünde doğurmuştu. Yerim tatlı sıcaktı, hem de seyrangahtı."