Tutsak olduğu durumu düşündü bir an. Milyonlarca profesyonel katil, tek tek hücrelerine binmiş, baştan ayağa bütün bedenine saldırıyordu. Sinemada bir aksiyon filmi izlerken, ona nazikçe sinemadan çıkmasını söylüyorlardı sanki. Hayatın, onun için tam kıvama geldiğini düşündüğü anda, elde etmek için savaştığı her şeyi, içtenlikle sevdiği her şeyi, eşini, kızını, mesleğini, evini, pozisyonunu kaybediyordu. Tam da mümkün olan en iyi şekilde oynamaya başladığı bir anda, kim ya da ne olduğunu bilmediği biri, ansızın ondan, oyundan çıkmasını istiyordu sanki. İlk kez, sadece kendine ait hissettiği bir şeyi kaybetmekte olduğunu sezdi. Adil olmayan bir oyunda aldatıldığını hissetti. Tıpkı çocukluğundaki gibi ansızın oyuncaklarını ondan almışlardı sanki. Ağlamak istiyordu. Çığlık atmak, itiraz etmek, yalvarmak, küfretmek. Dışarıya çıkıp neresi olduğunu bilmediği bir yerde *Ne istiyorsunuz benden* diye bağırmak istiyordu.